Ticari faaliyetlerin sürdürülebilirliği, sadece satış rakamlarına veya pazar payına değil, aynı zamanda mali yükümlülüklerin doğru yönetilmesine bağlıdır. Türkiye’de vergi mevzuatı, sık sık değişen kanunlar, tebliğler ve özelgelerle son derece dinamik bir yapıya sahiptir. İzmir gibi ticaretin ve ihracatın yoğun olduğu bir şehirde, şirketlerin vergi daireleri ile uyuşmazlık yaşaması kaçınılmaz bir durum haline gelebilir. Vergi incelemeleri, matrah farkı takdirleri, özel usulsüzlük cezaları ve vergi ziyaı cezaları, işletmelerin bilançolarını bir anda alt üst edebilir. Bu tür kriz anlarında, sadece mali müşavir desteği yeterli olmayabilir; sürecin idari ve yargısal boyutunu yönetecek bir Mertcan Turan Hukuk Bürosu uzmanlığına ihtiyaç duyulur.
Vergi incelemesi, bir şirketin mali röntgeninin çekildiği, son derece stresli bir süreçtir. Müfettişlerin taleplerine süresinde cevap vermek, defter ve belgeleri eksiksiz ibraz etmek gerekir. İnceleme sonucunda düzenlenen raporlara karşı izlenecek iki temel yol vardır: “Uzlaşma” veya “Dava Açma”. Uzlaşma, tarhiyat öncesi veya sonrası, idare ile pazarlık yaparak cezanın belirli bir kısmının silinmesini sağlamaktır. Ancak her zaman uzlaşmak şirket lehine olmayabilir. Eğer haksız bir vergi salınmışsa veya hukuka aykırı bir rapor düzenlenmişse, Vergi Mahkemesi’nde iptal davası açmak daha stratejik bir hamle olabilir. Bu kararı verirken, bir Vergi Avukatı ile raporun hukuki analizini yapmak, firmanın geleceği için kritik önem taşır.
İşin bir de cezai boyutu vardır. Vergi Usul Kanunu (VUK) 359. maddesi, “Kaçakçılık Suçları” başlığı altında; sahte belge düzenleme (naylon fatura), defterleri gizleme veya tahrif etme gibi fiilleri hapis cezası ile yaptırıma bağlamıştır. Bu suçlamalarla karşılaşan şirket yetkilileri, sadece vergi borcuyla değil, özgürlüklerinin kısıtlanması riskiyle de mücadele etmek zorunda kalır. Asliye Ceza Mahkemelerinde görülen bu davalar, vergi hukukunun ceza hukuku ile kesiştiği en hassas noktadır. Bu nedenle savunma stratejisi, hem vergi tekniğine hem de ceza muhakemesine hakim bir bakış açısıyla oluşturulmalıdır.
Vergi borçları nedeniyle şirketlerin banka hesaplarına uygulanan e-hacizler, ticari itibarı zedeleyen ve operasyonları durma noktasına getiren bir diğer sorundur. Haksız hacizlerin kaldırılması, ödeme emrine itiraz edilmesi ve “Kod” listesinden çıkılması gibi işlemler, hızlı hukuki aksiyon gerektirir. Ayrıca, şirketlerin vergi planlaması yaparken ve ticari sözleşmelerini hazırlarken vergisel riskleri de göz önünde bulundurması gerekir. Bu noktada İzmir Şirket Avukatı danışmanlığı, işletmenizi gelecekteki sürpriz vergi cezalarından koruyacak bir kalkan görevi görür.
Vergi, devletin egemenlik hakkıdır ancak mükelleflerin de anayasal hakları vardır. Haksız vergilendirmeye karşı hukuk mücadelesi vermek, ticari varlığınızı korumanın en meşru yoludur.
